Eser Açıklaması

DÜŞÜNCE YÜKÜ 1 (Toplu Gösterim Görselinde En Sol Baştaki Eser) 

azla bilmek ile ilgili yorum çalışmamda bilginin fazlasının yıkıma yol açtığını aktardım. Nitekim bilgi de diğer her şey gibi enerjiden oluşur ve enerji fizik yasalarına bağlıdır. Zihninizi bir kap olarak düşünecek olursak onun alabileceğinden fazlasını doldurmayı denemek taşmasına neden olacaktır. Unutmayın! İki insan deliliğin arefesindedir: "Fazla bilen ve hiç bilmeyen"...

ENTEGRE ACI 2 (Ortadaki Eser) 

Eserimde, insanın yaşadığı acıların sonu olmayacağını ve her acının kendi kavramından birden fazla acı ile oluştuğunu aktarıyorum. Tam bir şeye üzülürken o şeyin başka bir etkiyle yeni bir şey (peydah acı) oluşturduğunu görebilirsiniz. Evet! Bir üzüntü başka bir üzüntüyü doğurur. Bir çocuksanız, bir oyuncak kaybettiğinizde önce kaybetmiş olmanıza üzülürsünüz. Daha sonra bulamayacak olma ihtimalinize... Devamında asla geri gelmeyeceğine... Ve en nihayetinde eğer çok önemliyse o oyuncak, erişkin yaşlarınıza bir travma olarak taşınır. Çocuklarınız olur ve onlara bu oyuncağın getirdiği acılardan oluşan tevrübelerinizle nasihat verirsiniz. Bir de sizin çocuğunuz da sizin çocukluğunuzdaki gibi oyuncağını kaybederse vay hâlinize... Artık hem çocuğunuzu gayet iyi anlıyor, hem de eski acınızın gölgesinde yeni acılarla yanyana birlikte üzülüyorsunuz demektir. Yetişkin iseniz de durum farklı değildir. Çok sevilen bir şey, örneğin sevgiliniz. Ayrıldıktan sonraki acı, tıpkı oyumcağınızdaki gibidir. Ve en nihayetinde bir dostunuzu sizin gibi ayrılık acısı çekerken görmek sizleri yeni doğan acıların kollarına atar. Acılar sürekli çoğalır, kendilerini, kendilerinden var ederek güçlenirler. Bir düşünün: Güçlü olmak için kendinden başka hiçbir şeye ihtiyacı olamayan bir kavram, yenilebilir mi?

Sizleri durmadan çoğalan acılarınızla baş başa bırakıyorum.

CİNSEL SEÇİLİM 3 (En Sağdaki Eser) 

İnsanın cinsel eğilimlere karşı ne kadar savunmasız olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Eğilimin yaradılıştan varolması eğitimi düşük olan toplumlarda hep sorun yaratmıştır. Tarih öncesi uygarlıklar, orta çağ insanları, milenyum kalabalığı ve günümüz teknoloji ve imkan çağı; hiç fark etmez. İlk olarak işin matematiksel boyutundan bahsedeceğim. Matematik bizlere diyor ki: "Değer, karşılık bulmak zorundadır. Ve yine varlık, etkileşime girmeden kavramına erişemez; dolayısıyla etkileşimi olmayan varlık, aslında var değildir." Bu tanımdaki "Varlık" her şeydir; somut veya soyut... Cinsel dürtü, hormon değerlerinin gözlenmesi ve ölçülebilir diğer değerlerin buluntuları bizlere, insan anatomisinde meydana gelen her duygu tepkimesinin biyolojide bir karşılığı olduğunu somut olarak vermektedir. İşte bu karşılık bizim, ilk tanımımızdaki "Varlık" ın ta kendisidir. Cinsel eğilim ve dürtü kontrolünün sağlanması açısından orantısız artış gösteren rastgele bir değerin bastırılabilmesi, her insanda farklılıklar gösteterir. Halk arasında buna "İrade", yaygın inanışta ise "Nefis" denir. (Kök bakımından eş anlamlı fakat ilintili olduğu insanlar bakımından farklı yorumlansa da aslında ikisi de aynı şeydir.) Nitekim bu "İrade-Nefis", maalesef ki somut olarak ölçülemez. Dolayısıyla sarsılmaz matematik bizler için şu yolu açıkça gözler önüne serer: "Varlık, karşılık bulmak zorundadır."

"Ne yani, birisi sırf hissedebiliyor diye bunu yapma konusunda haklı mı?"

...gibi soruların sorulması gayet doğaldır ancak matematik bizlerin neye karar verdiğini izah etmez. Bu durum matematiğin bir kolu olan "Olasılıklar" dalına ayrılır fakat o alanda da pek iç açıcı sonuçlar göremeyebilirsiniz. Üzülerek söylüyorum ki böyle bir zaaf insan tabiatında olmasaydı foğurabileceği sonuçlar da olmazlardı.

İkinci olaraksa işin İrade boyutuna somut olarak girebilmeyi deneyeceğim. Yardıma ihtiyacım olabilir. Tarih boyunca toplumlarda varolan dürtülerin evcilleştirilmesi misyonu ilk olarak "İnanç" kavramına yakıştırıldı. Biliyorsunuz, inanç eğitimden önceydi. O dönemde öngörülen şey kısa vadede gerçekleşmişti fakat uzun vade için tam bir kaos söz konusuydu. Atalarımızın bizlere bıraktığı ilk miras cinselliktir. Hiyeroglif yazıtlarda, mağara duvarlarında, eski lahitlerde vs. Cinsel egemenliğinin izlerine her şeyde rastlamak mümkündü. Üzerine vazife değilken alınan sorumluluklar "Din" olgusunun da kirlenmesine, temsil ettiği coğrafyaların da cinsiyetçi ünvanlar kazanmasına yol açmıştı. Artık geri dönülemez kaos, bugün bile etrafımızda dolaşmakta; her dört kelimeden en az ikisi dürtü eğilimlerinin mahsûlü olmaktadır. İnsanlık, yaradılışı yenemez. İnsanın geliştirmeye çalıştığı iradesi de buna dahildir. İrade hiçbir zaman galip gelemeyecek ve bu mücadele evrendeki insan formunun son bulduğu ana kadar devam edecektir. 

Detaylar

  • Araç Kuru Boya, Marker, Mürekkep
  • Materyal Kağıt
  • Eser Orijinallik Durumu Özgün
  • Konu Psikolojik, Soyut ve gerçek olmayan
  • İmza İmzalı
  • Çerçeve Çerçevesiz
  • Tarz Soyut, Sürrealizm
  • Renk Bej, Beyaz, Gri, Kırmızı, Siyah
  • Rozet Asmaya hazır, Sadece sanatyapıyo'da
  • Yapım Yeri İstanbul
  • Yapım Yılı 2023

D. E. C (TRİO / Üç Eser Bir Arada) DÜŞÜNCE YÜKÜ - ENTEGRE ACI - CİNSEL SEÇİLİM

Aykut Demirel

Kuru Boya / Marker

30 x 21

Satıldı
TRY

En kısa sürede size dönüş sağlayacağız.

Mesaj eklemek isterseniz buraya tıklayın.

*Cevap vermemiz genellikle 24 saatten daha kısa sürer.
Ortalama 2 iş gününde kargoda
Ücretsiz 14 gün iade
Özgünlük belgesi ile birlikte gönderilir.

Eser Açıklaması

DÜŞÜNCE YÜKÜ 1 (Toplu Gösterim Görselinde En Sol Baştaki Eser) 

azla bilmek ile ilgili yorum çalışmamda bilginin fazlasının yıkıma yol açtığını aktardım. Nitekim bilgi de diğer her şey gibi enerjiden oluşur ve enerji fizik yasalarına bağlıdır. Zihninizi bir kap olarak düşünecek olursak onun alabileceğinden fazlasını doldurmayı denemek taşmasına neden olacaktır. Unutmayın! İki insan deliliğin arefesindedir: "Fazla bilen ve hiç bilmeyen"...

ENTEGRE ACI 2 (Ortadaki Eser) 

Eserimde, insanın yaşadığı acıların sonu olmayacağını ve her acının kendi kavramından birden fazla acı ile oluştuğunu aktarıyorum. Tam bir şeye üzülürken o şeyin başka bir etkiyle yeni bir şey (peydah acı) oluşturduğunu görebilirsiniz. Evet! Bir üzüntü başka bir üzüntüyü doğurur. Bir çocuksanız, bir oyuncak kaybettiğinizde önce kaybetmiş olmanıza üzülürsünüz. Daha sonra bulamayacak olma ihtimalinize... Devamında asla geri gelmeyeceğine... Ve en nihayetinde eğer çok önemliyse o oyuncak, erişkin yaşlarınıza bir travma olarak taşınır. Çocuklarınız olur ve onlara bu oyuncağın getirdiği acılardan oluşan tevrübelerinizle nasihat verirsiniz. Bir de sizin çocuğunuz da sizin çocukluğunuzdaki gibi oyuncağını kaybederse vay hâlinize... Artık hem çocuğunuzu gayet iyi anlıyor, hem de eski acınızın gölgesinde yeni acılarla yanyana birlikte üzülüyorsunuz demektir. Yetişkin iseniz de durum farklı değildir. Çok sevilen bir şey, örneğin sevgiliniz. Ayrıldıktan sonraki acı, tıpkı oyumcağınızdaki gibidir. Ve en nihayetinde bir dostunuzu sizin gibi ayrılık acısı çekerken görmek sizleri yeni doğan acıların kollarına atar. Acılar sürekli çoğalır, kendilerini, kendilerinden var ederek güçlenirler. Bir düşünün: Güçlü olmak için kendinden başka hiçbir şeye ihtiyacı olamayan bir kavram, yenilebilir mi?

Sizleri durmadan çoğalan acılarınızla baş başa bırakıyorum.

CİNSEL SEÇİLİM 3 (En Sağdaki Eser) 

İnsanın cinsel eğilimlere karşı ne kadar savunmasız olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir. Eğilimin yaradılıştan varolması eğitimi düşük olan toplumlarda hep sorun yaratmıştır. Tarih öncesi uygarlıklar, orta çağ insanları, milenyum kalabalığı ve günümüz teknoloji ve imkan çağı; hiç fark etmez. İlk olarak işin matematiksel boyutundan bahsedeceğim. Matematik bizlere diyor ki: "Değer, karşılık bulmak zorundadır. Ve yine varlık, etkileşime girmeden kavramına erişemez; dolayısıyla etkileşimi olmayan varlık, aslında var değildir." Bu tanımdaki "Varlık" her şeydir; somut veya soyut... Cinsel dürtü, hormon değerlerinin gözlenmesi ve ölçülebilir diğer değerlerin buluntuları bizlere, insan anatomisinde meydana gelen her duygu tepkimesinin biyolojide bir karşılığı olduğunu somut olarak vermektedir. İşte bu karşılık bizim, ilk tanımımızdaki "Varlık" ın ta kendisidir. Cinsel eğilim ve dürtü kontrolünün sağlanması açısından orantısız artış gösteren rastgele bir değerin bastırılabilmesi, her insanda farklılıklar gösteterir. Halk arasında buna "İrade", yaygın inanışta ise "Nefis" denir. (Kök bakımından eş anlamlı fakat ilintili olduğu insanlar bakımından farklı yorumlansa da aslında ikisi de aynı şeydir.) Nitekim bu "İrade-Nefis", maalesef ki somut olarak ölçülemez. Dolayısıyla sarsılmaz matematik bizler için şu yolu açıkça gözler önüne serer: "Varlık, karşılık bulmak zorundadır."

"Ne yani, birisi sırf hissedebiliyor diye bunu yapma konusunda haklı mı?"

...gibi soruların sorulması gayet doğaldır ancak matematik bizlerin neye karar verdiğini izah etmez. Bu durum matematiğin bir kolu olan "Olasılıklar" dalına ayrılır fakat o alanda da pek iç açıcı sonuçlar göremeyebilirsiniz. Üzülerek söylüyorum ki böyle bir zaaf insan tabiatında olmasaydı foğurabileceği sonuçlar da olmazlardı.

İkinci olaraksa işin İrade boyutuna somut olarak girebilmeyi deneyeceğim. Yardıma ihtiyacım olabilir. Tarih boyunca toplumlarda varolan dürtülerin evcilleştirilmesi misyonu ilk olarak "İnanç" kavramına yakıştırıldı. Biliyorsunuz, inanç eğitimden önceydi. O dönemde öngörülen şey kısa vadede gerçekleşmişti fakat uzun vade için tam bir kaos söz konusuydu. Atalarımızın bizlere bıraktığı ilk miras cinselliktir. Hiyeroglif yazıtlarda, mağara duvarlarında, eski lahitlerde vs. Cinsel egemenliğinin izlerine her şeyde rastlamak mümkündü. Üzerine vazife değilken alınan sorumluluklar "Din" olgusunun da kirlenmesine, temsil ettiği coğrafyaların da cinsiyetçi ünvanlar kazanmasına yol açmıştı. Artık geri dönülemez kaos, bugün bile etrafımızda dolaşmakta; her dört kelimeden en az ikisi dürtü eğilimlerinin mahsûlü olmaktadır. İnsanlık, yaradılışı yenemez. İnsanın geliştirmeye çalıştığı iradesi de buna dahildir. İrade hiçbir zaman galip gelemeyecek ve bu mücadele evrendeki insan formunun son bulduğu ana kadar devam edecektir. 

Detaylar

  • Araç Kuru Boya, Marker, Mürekkep
  • Materyal Kağıt
  • Eser Orijinallik Durumu Özgün
  • Konu Psikolojik, Soyut ve gerçek olmayan
  • İmza İmzalı
  • Çerçeve Çerçevesiz
  • Tarz Soyut, Sürrealizm
  • Renk Bej, Beyaz, Gri, Kırmızı, Siyah
  • Rozet Asmaya hazır, Sadece sanatyapıyo'da
  • Yapım Yeri İstanbul
  • Yapım Yılı 2023

Sanatçı Hakkında

Sanatçı Künyesi
MİZANTROPİST

YAZAR / İLLÜSTRATÖR * "27" İsimli Ontoloji Romanı / Yazar: Aykut DEMİREL * "27" İsimli Ontoloji Romanın Uzun Metraj Sinema Filmine Uyarlanması * "Kötüye Alışmak" İsimli Single Parçanın Spotify Albüm Kapağı Çizimi * "Bu Topraklarda Şarap" İsimli Kitabın Kitap İçi Karikatür Çizimleri * "Ben Her Şeyim, Benim Adım Kadın" İsimli Romanın Kitap İçi Çizimleri * "Kirli Canlar" İsimli Kitabın Kitap Kapak Çizimi ve Renk Tasarımları * "ADAM-DER" 2023 Ulusal Karikatür Yarışması 4.sü * "LUNA GRANDE GALLERY - GROTESQUE" Görsel Sanatlar Sergisi * "IP ACEDEMY - ILLUSTRATOR PLATFORM" Daimî İllüstratörü * sabah.com - ahaber.com - sondakika.com - ensonhaber.com - aksam.com - tgrthaber.com - takvim.com - gunes.com - karar.com - haberler.com vb ulusal haber sitelerindeki, hakkımda yazılmış makale, röportaj ve diğer içeriklere göz atabilirsiniz.